Kapı açıldığında içeri giren damat değil, kaynatamdı. Yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle bana doğru yaklaştı. Ellerim titremeye başladı. “Ne oluyor burada? Neden geldiniz?” diye sordum. Sesimdeki panik, odayı doldurmuştu. Kaynatamın yüzündeki gülümseme daha da genişledi. “Sakin ol, sadece konuşmaya geldim,” dedi. Ama o anda içimde bir ürperti hissettim.
Geri çekilip yatağın köşesine oturdum, “Burada olmanız doğru değil. Lütfen odadan çıkın,” dedim. Ama beni dinlemedi. “Seninle bir sır paylaşmam gerek,” dedi ve ceketinin iç cebinden bir zarf çıkardı. Zarfı masanın üzerine koydu. “Bu zarfı açıp okumanı istiyorum,” dedi. Ardından kapıya doğru yöneldi. Giderken bir kez daha arkasını döndü ve ekledi: “Bu sır, evliliğinle ilgili tüm dengeleri değiştirebilir. Ama unutma, bunu saklamak ya da açığa çıkarmak tamamen senin elinde.”
Odaya derin bir sessizlik çöktü. Zarf masanın üzerinde duruyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Sonunda cesaretimi toplayıp zarfı açtım. İçinden birkaç fotoğraf ve bir mektup çıktı. Fotoğraflar damadımın başka bir kadınla olan görüntüleriydi. Fakat kadının yüzünde bir tür maske vardı ve kim olduğunu anlamak imkansızdı. Fotoğraflar arasında tarih ve saatler de yazıyordu. Hepsi düğünden birkaç hafta öncesine aitti.