Ben yoktum evlenmeyi, başka biri vardı, ama ailem ısrar etti edince karşı çıkamadım evlendim, parlıyor bana hiç ilgi göstermiyordu, beni gezmeye bir kere bile çıkarmadı, hep yolda kaldığı zaman kaldıdu, beni hep ihmal ediyordu. Neden böyle verildiğinde, sen bana karişemezsin git kendi kapsamına bak diyordu. Genç ve güzeldim ama beni kullanmadığı o gün canım çok sıkılmıştı bir şeyler yaşadığıta olduğu telefonu alıp onun numarasını hala arşivinde kayıtlıydı karar biraz sorgulamadan sonra sınava katıldım verdim.. D'avamı YOR'UMDA
Ben istemedim evlenmeyi, başka biri vardı, ama ailem ısrar etti edince karşı çıkamadım evlendim, parlıyor bana hiç ilgi göstermiyordu, beni gezmeye bir kere bile çıkarmadı, hep onlarla zaman kalmıyordu, beni hep ihmal ediyordu. Neden bu türde sorduğumda, sen bana karişemezsin git kendi derinlemesine bak diyordu. Genç ve güzeldim ama beni sevmedi, o gün canım çok sıkılmıştı arızalar yaşamda devam ettiği telefondan alıp onun numarasını hala telefonumda kararlıydı biraz sorgulama yapmıştım sonra kayıt yaptırdım.
Telefon elimdeydi, gözlerim ekranları kilitlenmiş, içeride bir fırtına kopuyordu. Onun numarasının saklanmış olmasının doğru olup olmadığı sorgulanıyordum. Ama bir yandan da uzun vakit geçirdiğimi hissetmediğim bir kıpırtı vardı. Aramak… Acaba ne yapıyorsunuz? Hala beni serbest bıraktınız mı?
Eşimle yaşadığım soğukluk, beni sanki bir uçurumun sınırı itmişti. Ama o uçurumdan atlamak değil, mesafeden uzaklaşmak. Belki ondan bahsetmek beni toparlayabilirdi. Derin bir nefes alıp numarayı çevirdim. Çaldı... Çaldı... Derken bir ses duyuldu:
"Alo?"
O bir tempoyla hızla çarpmaya başladı. Bu sesi yıllardır duymamıştım, ama değişmemişti. Aynı sıcak, aynı emniyeti veren ton. “Merhaba,” dedim. “Benim... Beni hatırlaman mı?”
Bir anlık sessizlik oldu. Daha sonra bir sesle, “Tabii ki hatırladım” dedi. “Bu kadar uzun zaman sonra seslendirmek muazzam ama güzel.”
Konuşmaya başladı. Sadece eski anılardan bahsetmekle kalmadık, hayatlarımızın nereye savrulduğunu da anlattık. O, diğer bir kentteydi şimdi. Kendi işleri kurmuş, değişiklikleri yeni bir tertip kurmuştu.
“Peki sen nasılsın?” diye sordu. Bir an duraksadım. Nasıl yapılacağını gerçekte belirtir. Güzeldim, gençtim, ama bünyesinde büyük bir kuruluş vardı. “Eh işte,” dedim. “Hayat… Arada her gün yorucu olabiliyor.”
O an içeriden geçenleri tam manasıyla dile getirememiştim. Ama o, sesimdeki sistemde farklılaşmıştı. “Bir şeyler ters gidiyor gibi. Anlatmak her yerde buradayım” dedi.
İçimde bir emniyet kemeri vardı. Ona olan yazılarını, yazılarınınki sorunlarını, çatlamanın bana karşı ilgisizliğini anlatmaya başladık. O, beni dinlemekten dinliyordu. "Hiçbir kadın, hele ki senin gibi özel biri, bu tür hissetmeyi hak etmiyor" dedi sonunda.
Bu cümle beni derinden etkiliyor. O bir kez daha farklılaştığımı ki, kaybettiğimi anlayan birine ne kadar değişiklik olduğunu hissettim. Konuşmamız bir anda çok sürdü. Konuştukça parçacıktaki yük hafifliyordu sanki.
Bana birden fazla öneride bulunuldu: “Bir ara kendisine zaman ayır ve bu kentten biraz uzaklaş. Sadece kendinle kalacağın bir yer bul. Belki her şey biraz daha netleşir.”
Bu düşünce beni düşündürdü. O sırada çocuklarınm uyum içindeydi ve evde bir özgürlük hakimdi. olanları bitirdikten sonra kendi şahsime bir karar verdim. Eşimden bağımsız, şahsım adına bir şeyler yapılmaması gerekiyordu.
Ertesi gün çocukların anneme yetmeyeceği ve kentte ufak bir butik otel buldum. Orada birkaç gün planlıyorum. O vakit vakitten beri şahsımla baş kafaya kaldım. Geceleri yıldızlara bakarken: Hayatta ne yaşıyorlar? aslında hiçbir şey yoktu?
O vakitçte yazmaya başladım. Duygularımı, kırıklıklarımı, mutluluklarımı bir deftere döktüm. kendimi daha iyi tarif etmeye başladım. Eşimle aramdaki uzaklığı nasıl kapatacağımı. Ona ulaşmak amacıyla bir yol bulmam gerekiyordu.
Dönüşte bir şeyler değişti. Ben daha güçlüydüm, şahsime daha çok güvendeydim. Eşimle ilgili karar verdim. Olayları sakin bir şekilde yaşadıklarımızı anlattım. İhmal edildiğimi, şahsimi yalnız gücümü söyledim. İlk başta beni istemiyordu, ama sonra bir şeyler dank etmiş gibi yüzü değişti.
“Senin bu kadar kırıldığını fark etmemişim” dedi. “Ben de iyi bir eş olamadığımı biliyorum.”
Bu konuşma, evliliğimizi tekrar inşa etmek amacıyla bir dönüm noktası oldu. Beraber terapiye başlıyor. Zaman zaman, aralıklar tekrar tarife etmeye başladı. Bana çiçeklerini ayırma, dışarıda vakit geçirmeyi önermemeye başladı. İlk başta her şey garipti, ama sonra alıştık.
O telefon konuşması belki de hayatını kurtarmıştı. Çünkü o gün fark ettim ki, insanın bir kısmında kendi sesini duyabilmek amacıyla diğerlerinin sesinin yoğunluğu değişiyordu. Ve en önemlisi, hiçbir zaman şahsimi ihmal etmemenin gerekliliğini öğrendik.