{ }

yüzden arada sırada temizlikçi çağırıyorum. Üst kattaki komşumun karısı bir gün geldi

7 izlenme 06 Mart 2025
Reklamlar
Ben 41 yaşında yalnız yaşayan bir erkeğim eşimi 4 yıl önce kaybettim 2 kızım var ikisi de Almanya da. Yemeğimi kendim yapıyorum ama ev işlerinden pek anlamam arada temizlikçi çağırırım bana bir süre yeterdi. Birgun üst katta komşumun karısı geldi çorba yaptım sizede getireyim dedim dedi, içeriye buyur ettim maşallah heryer tertemiz dedi, bende bugün temizlikçi geldi onun için temiz dedim, Herkesi evinize çağırmayın Mehmet bey insanlara güven olmaz hele bu devirde hiç olmaz dedi. Bende temizlikten anlamadığımı mecbur çağırdığımı söyleyince, hiç gerek yok ben arada uğrar ne işiniz varsa yaparım dedi, olurmu öyle eşiniz ne der uygun olmaz diye reddettim, siz merak etmeyin eşim bana karışmaz hatta oda gelir arada dedi, peki ozaman dedim ama çok şaşırmıştım. Aradan 1 hafta geçti üst komşum kadın tekrar geldi etrafı süpürür silerim şimdi dedi peki size zahmet olacak dedim geçtim oturdum, kadın ben üzerimi degistirecegim bunlarla temizlik yapamam dedi yatak odasına gitti tam o sırada kapı çaldı ben kalktım kapıyı açtım aman allahım ne göreyim gelen kocasdıydı Sonrası yorumlarda


Ben 41 yaşlarında yalnız bir adamım ve dört yıl önce eşimi kaybettim. İki kızım var ve ikisi Almanya’da. Yemeğimi kendim yapıyorum ama ev işlerinden pek anlamam, bu yüzden arada sırada temizlikçi çağırıyorum. Üst kattaki komşumun karısı bir gün geldi ve çorba yaptım size getireyim dedi. İçeri buyurdu ve Allah her yeri hijyenik yaptı. Bugün bir temizlikçi geldi ve onun için temiz olduğunu söyledim. Evinize herkesi çağırmayın Mehmet bey, insanlara güvenlik olmaz hele bu çağda hiç olmaz dedi. Bende temizlikten anlamadığımı zorunlu çağırdığımı söyleyince, “hiç lüzum yok ben arada uğrar ne işiniz var ise yaparım” dedi, “siz merak etmeyin eşim bana karışmaz” dedi, “o zaman dedim ama çok şaşırmıştım.” Aradan bir hafta geçti ve üst komşum hanımefendi yine geldi. Çevresini süpürür silerim dedi ve size zahmet olacak dedi. Geçtim oturdum ve kadın üzerimi değiştireceğim şeylerle temizlik yapamam dedi ve yatak odasına gitti. Tam o sırada kapı çaldı ve ben kalktım ve kocasıyla karşılaştım

Beyefendi kusura bakmayın karım burada mı dedi ben şaşkınlık içersinde birazda korkarak evet dedim içeri gelio onu alabilirmiyim eşim şizofren hastası kimbilir size iyi mi ısrar ettide girdi evinize dedi içeri buyur ettim yatak odasının kapısını açtık ki kadın yalnızca oturmuş öylece duruyordu, adam eşini kolundan tutarak kaldır dı ve benden özür dileyerek evden çıkardı…. Tanrı kimseyi bu duruma getirmesin saglik herşey


Her gün bir ya da birkaç adamla eş güdümlü olur, yaşamını kazanmaktadır.Yine bu tür bir gün eş güdümlü bulunduğu adam doğrultusundan çok kötü dövülerek gecenin bir %50 sinde sokağa atılır.

Baygın bir vaziyette kaldırımda yatarken bir adam bunu fark eder ..

ve yardımcı olmak amacıyla kaldırmaya çalışır.Cevriye baygındır,her yeri yara bere içersindedir, adam Cevriyeyi kucağına alır evine götürür.

Adamın evi tek oda ve bir mutfak ve banyolu küçük bir bekar evidir.

Odanın bir köşesinde tek kişilik bir yatak , pencere kenarında küçük bir çalışma masası ve sandalye, masanın üstünde kitaplar, kalemler birde daktilo ve kağıtlar bulunmaktadır.

Adam kendi yatağına Cevriye yi yatırır kendisi de masada uyuklar.

Sabah olur adam kalkar .


bir çorba yapar eczanden ilaçla merhem alır Cevriye yi kaldırır.Cevriye uyanıp kendisine gelir tanımadığı bir adam ve bilmediği bir evde bulmuştur kendini.

Adam , lütfen rahat olun, korkmayın der.

Ben sizi dün gece kaldırımda yatarken buldum , durumunuz iyi değildi alıp evime getirdim çorba pişirdim , çorbanızı amacıyla sonrada yaralarınıza merhem sürelim der.

Cevriye çoğu erkek tanımıştır hiç bir erkek, babası ve erkek kardeşleri dahi kendisine bu tür sevecen ve kibar davranmamıştır. Adamdan etkilenmeye başlamıştır.Birkaç gün daha o evde adamla kalmış, adam kendisine yemekler pişirmiş yaralarına merhem sürüp ilaçlar içirip iyileşmesini sağlamıştır

Bir gün adam dışarı çıkmış Cevriye evde kalmıştır. Masanın üstündeki kitaplara bakar , daktilo ile yazılanları okur, yazılanlar çok hoşuna gider

bayağı etkilenir. Bunları o yazmış olmalı, ne kadar duygulu şeyler yazmış, ne kadar ince ruhlu birisi diye düşünür.Bugüne kadar tanıdığı erkeklerden çok değişik üstelikte baya yakışıklı ve çekici diye düşünür.

Cevriye içersinden kendi kendisine ne o adama aşık mı oluyorum yoksa der.

Aşık olsam da oda beni sever mi ki der.

Böyle düşünceler içersinde iken akşam olmak üzeredir adam hala gelmemiştir, adamı merak etmeye başlamıştır.Kendi kendisine mırıldanarak ilk defa bir erkeği bu tür merak ediyorum, aşk bumu acaba der .

Cevriye bu hisler içersinde iken kapı açılır gelen o adamdır. Telaşlı bir şekilde selam verip içeri giren adam valizini çıkarıp eşyalarını amacıylae koymaya başlar.

Cevriye sorar ne o acilen bir yere mi gideceksin nedir bu telaşın

Adam evet gidiyorum bir daha görüşemeyiz belki der.
Cevriye nereye diye sorar

Adam çok uzaklara diye yanıt verir.

Cevriye ya ben ne olacağım diye sorar.

Adam ben bu evin bir aylık kirasını vermiştim istersen bir ay burada kalabilirsin der.

Adam valizin toplamıştır telaşlı bir şekilde kapıya doğru yönelir

“Cevriye ye hoşça kal küçüğüm kendisine iyi bak” der ve kapıda çıkıp merdivenlerden süratle inerek sokağa çıkar, Cevriye pencereden adamın arkasından sokaktan kaybolana kadar üzgün gözlerle bakar.

Cevriye hiç bu kadar kendin yalnız hissetmemiştir, yaşamında hiç bir erkek kendisini bu kadar etkilememiştir.

Böyle kederler içersinde akşam yemeği bile yemeden yatağın amacıylae ağlayarak sabahı zor etmiştir…

Cevriye bundan sonra iyileştiğini ait bulunduğu İstanbul sokaklarına geri dönmesi gerekliliğini düşünerek evden çıkar Tarlabaşından Taksime doğru yürüyüp Emek sinemasın yanındaki kitapçının önünden geçerken gözü gazete standlarına takılır.
Gazetenin birisinde o adamın çok büyükte bir resminin görüp tam sayfa Vatan Haini NAZIM HİKMET Rusya ya Firar etti yazısını okur ve bulunduğu yere çöküp kalır…

Hikaye bu tür bitiyor…ANCAK;

Fosforlu Cevriye nin yazarı Suat Derviş bu Romanında insan sevgisinin toplum dışına itilmiş bir fahişeyi nasıl değiştirdiğini başarı ile anlatır. Bu Romanda asıl merak edilen kişi, eserin ana kahramanı adamdır.

Adı bile bilinmeyen bu esrarengiz kişi, yeraltında kaçak yaşam sürdüren bir devrimci, aranan siyasal bir suçludur. Hayatta kalmak amacıyla fahişelik yapan Cevriye’ye yaşamında hiçbir erkek, kendisine siz diyen, saygı gösteren bu adam gibi davranmamıştır.

Bazı incelemeciler bu adamın Nazım Hikmet bulunduğunu söylese de Zihni Anadol, “Hayır, Nazım Hikmet değildi, Reşat Fuat Baraner’di. Vaka gerçekti.

Suat ablanın bizlere söylediği bir gerçektir” demektedir.

Olsun ha NAZIM olmuş

ha REŞAT olmuş..

Her gün bir KADINIMIZIN kör bir bıçağa kör bir kurşuna gittiği bu zamanlarda özlediğimiz bir ERKEK değil mi..

DELİKANLI..

ADAM..

Kadının ETİNİN peşinde olmayan..

Yüreği olan ADAMLARDAN değil mi.



Bunlar da İlginizi Çekebilir

midede yanma Büyük Rezalet Üç Kişi Bakın Ehliyet sahipleri dikkat. EMEKLİLERE DUYURULDU