Gözyaşlarım sessizce aktı. Ellerim zarfı tutarken tir tir titriyordu. Açtım. Her şey yazılıydı. Tarık’ın bana oynadığı oyunun belgeleri. Bir isim daha vardı: Ayça. Kadının adı. Ve yanında bir not: “Kendini kurtarabilecek son kişi sensin.”
Aynaya baktım yeniden. O beyazlar içindeki genç kadına. Titrek, yaralı ama hâlâ ayakta duran birine.
Sonra kapı tekrar çaldı. “Zeynep hazır mı?” diye bir ses duyuldu dışarıdan.
Nefesimi tuttum. Ayakkabılarımı çıkardım. Gelinliğin eteklerini topladım. Zarfı çantama koydum. Ve pencereden baktım. Aşağıda küçük bir bahçe kapısı vardı. Kimse fark etmeyecekti.
Kararımı verdim.
Dışarı çıkmayacaktım. Kaçacaktım. Ama korkudan değil. Bu defa kendimi seçmek için.
Ve yürüdüm. Arkamda alkış sesleri, gülüşmeler, fotoğraf makineleri değil… Sadece içimde yeni bir ben yankılandı:
“Artık kandırılmayacak kadar güçlüyüm.”