{ }

Her Gün Yiyoruz Ama Böbrek Taşı Yaptığından Kimsenin Haberi Yok Sonrası yorumlarda

4 izlenme 06 Mart 2025
Reklamlar
Böbrek taşı düşürmek, doğum sancısı kadar zorlu bir süreç.Bu nedenle çok tuzlu gıdalar tüketmeyin. Günlük beslenmede; sebze, meyve ve ekmekte de tuz olduğunu unutmayın. Bu nedenle sebze yemeklerini ekstra tuz ilave etmeden yapın.Patates cipsi, hamburger, dondurulmuş hazır gıdalar, işlenmiş gıdalar, tuzlu atıştırmalıklar, tuzlu peynirler, hazır çorbalar, şarküteri ürünleri, tuzlu yemişler gibi yüksek sodyum içerikli konserve ve hazır gıdalardan uzak durulmalıdır.

KALSİYUM İHTİYACINIZI KARŞILAYIN.
Beslenme programınızda yeterli kalsiyum alınması çok önemlidir. Süt ve süt ürünlerinin yer almadığı diyetler, taş oluşum riskini artırdığı için kalsiyumdan yoksun beslenme programlarını uygulamayın.
Çünkü ihtiyacınız olan kalsiyumu besinlerden almazsanız oksalat seviyesi yükselecek ve böbreklerde taş oluşumu riski artacaktır.ü

BÖBREK TAŞI RİSKİNİ OLUŞTURAN YİYECEKLERDEN UZAK DURUN.
Bazı yiyecekler özellikle böbreklerde taş oluşumuna neden oluyor. Böbrekte taş oluşumu yönünden en riskli maddelerden biri de oksalat olup tüketimi kısıtlanmalıdır.Siyah çay, kahve, alkol, pancar, soya, çikolata, kakao, kuru incir, karabiber, fındık, maydanoz, haşhaş tohumu, ıspanak, çilek, böğürtlen gibi besinler yüksek miktarda oksalat içermektedir. Ayrıca kolalı ve gazlı içecekler fosfat içerdiğinden yine taş oluşumuna neden olmaktadır.Limon ve zeytin yağından oluşan karışımlar böbrek taşı tedavisinde de tercih edilmektedir. Limondaki sitrik asit sayesinde kalsiyum kaynaklı böbrek taşlarını kolayca düşürebilirsiniz.

Elma sirkesi ve bal ile hazırlanan karışımlar böbrek taşlarını eritmeye yardımcı olarak taşların atılımını kolaylaştırır. Ayrıca genetik yatkınlık taşıyan kişiler elma sirkesi kullanarak böbrek taşı oluşumunu engelleyebilir.Isırgan otu ve yaban mersini ile hazırlanan karışımlar idrar yolları iltihabını azaltırlar. Aynı zamanda böbrek taşlarını küçülterek vücuttan atılmalarını kolaylaştırırlar.


Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, metabolizma, büyüme ve gelişme, zihinsel fonksiyonlar, bağışıklık sistemi ve üreme başta olmak üzere tüm alanlarda hormonların etkili olduğunu söyledi.

Vücutta bu bilgi ağının herhangi bir noktasında karışıklığa yol açan kimyasal maddelerin ise “endokrin bozucu” olarak adlandırıldığını ve doğrudan insan sağlığını bozduğunu ifade eden Şahin, endüstrideki ilerlemeyle 80 binden fazla insan yapımı kimyasal maddenin günlük hayata girdiğini bildirdi. Sonrasında..



Şahin, insan yaşamını kolaylaştıran kimyasallarla besinlerin uzun süreli saklanmasının, tarım ürünlerinde daha fazla ürün alımının sağlandığını ve yiyeceklerde çeşitli hastalıklara yol açan mikropların yok edilebildiğini anlattı. Prof. Dr. Şahin, “İnsan ırkının sonunu getirebilecek sorunlar yumağıyla karşı karşıya olabiliriz. Bu kimyasallardan en az bini, vücuda hormonlar gibi etki edebiliyor, hormon düzeyini azaltıp artırabiliyor.” ifadelerini kullandı. Söz konusu kimyasallar ile ilgili bilgiler de aktaran Şahin, şunlara dikkati çekti:


“Bu kimyasallar, özellikle endüstride çok yoğun kullanılan petrol ürünleri, poliklorlu bifenil bileşikleri, dioksin, tarım ilaçları, hayvan, bitki ve insanlarda kullanılan ilaçlar, plastik endüstrisinde kullanılan birçok madde, ağır metaller ve bazı bitkisel ürünlerdir. Bu kimyasallar, endokrin sistemi denilen bilgi ağı sisteminin herhangi bir noktasını bozabiliyor, her dokuyu ve hücreyi etkileyebiliyor. Örneğin, kimyasallar kadınlık hormonu reseptörüne bağlanarak kadınlık hormonu gibi etki edebiliyor ya da erkeklik hormonu etkisini azaltabiliyor.”


“Birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor” Prof. Dr. Şahin, her gün bu ürünlere maruz kalındığını dile getirerek, “Gebelik ve emzirmeyle, ağız, deri, hava yoluyla, yiyeceklerden, topraktan ve havadan sürekli bir maruziyet mevcut.” dedi. “Bu kimyasalların genellikle fabrika yakınındaki kirlenmiş toprak ve sudan alındığı” bilgisinin doğru olmadığına dikkati çeken Şahin, sözlerine şöyle devam etti:


“Bu büyük bir yanılgıdır çünkü market raflarındaki birçok ürün endokrin bozucu kimyasal içeriyor. Bu kapsamda, konserveler, biberonlar, oyuncaklar, kozmetik maddeler, şampuanlar, plastik içerikli her şey, temizlik ve teknolojik ürünler, koltuklar, yeni arabalar, buzdolapları, plastik içerisindeki su ve diğer içecekler, birçok hazır gıda ile sebze ve meyveler, kullanılan tarım ilaçları ve ürünlerin saklandığı plastik kaplar nedeniyle endokrin bozucuları içeriyor.


“Maruziyetin etkisi torun ya da onların çocuklarında da görülebiliyor” Prof. Dr. Şahin, anne karnındaki ve anne sütü alan bebekler ile gelişme çağındaki çocukların, bu kimyasalların çok düşük dozuna karşı dahi hassas olduğu uyarısında bulundu.


Kimyasalların çeşitli hastalıkların gelişiminde rol oynadığına işaret eden Şahin, “Maruziyet yıllar sonra diyabet, obezite, kanser, kalp krizi, kısırlık, sperm sayısının azalması, kemik sağlığının bozulması ve diğer kronik hastalıklara sebep olabilir. Erişkinlerde maruziyet kesildiğinde etki ortadan kalkabilirken, çocuklar için bu söz konusu değil. Erişkinlerin kendisi etkilenmese dahi torunlarının ya da onların çocuklarında bu etkinin görülme riski mevcut.” uyarısını yaptı.


“Kozmetiklerin yaklaşık yarısı östrojen içeriyor” Şahin, konserve kutu iç yüzey astarı, plastik biberonlar, oyuncaklar, emzikler (polikarbonat plastikler), damacana sular ve plastik yiyecek kapların ciddi maruziyet nedeni olduğunu vurguladı. Plastiklerin insan vücuduna girdiğinde kadınlık hormonu benzeri etki yapabildiğini ifade eden Şahin, “Plastiklerin, erken ergenlik, meme kanseri, prostat kanseri, obezite, diyabet ve kansere yol açabileceğine dair kanıtlar hızla artmaktadır.” dedi. Kozmetiklerin yaklaşık yarısının östrojen içerdiğini belirten Şahin, şöyl

evam etti


Kremlerin, güneş kremlerinin, sinek kovucuların, losyonların çoğunda fitalat mevcuttur ve emilimi kolaylaştırıcı ajanlar bunların daha hızlı emilmesini sağlamaktadır. Fitalatların meme kanseri, inmemiş testis, kısırlık yaptığını destekleyen çok sayıda kanıt vardır.


Günümüzde sperm sayı ve kalitesinin azalmasından sorumlu tutulmaktadır. Bitkisel östrojenler kısa etki süreli olsa da her şeyin içine soya konulduğundan sorunludur. Bebek mamalarının çoğunda soya vardır ve işlenmiş gıdaların yüzde 60’ından fazlasına soya katılmaktadır.”


Prof. Dr. Şahin, insan sağlığını korumak ve sağlıklı bir nesil için plastik ürün kullanımının azaltılması, plastiklerin mikrodalgaya ve bulaşık makinasına konulmaması, tarım ilaçlarının kullanımına ilişkin güncelleme yapılması, tarım ve hayvancılıkta antibiyotik kullanımının denetlenmesi, yiyeceklerin içeriklerinde endokrin bozucu etkinin belirtilmesinin zorunlu tutulması, anti-bakteriyel sabun ve şampuanlar kullanılmaması önerisinde bulundu.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

KALBİNİZ SİZİ UYARIYOR! BU BELİRTİYE DİKKAT Bu besin şifa dağıtıyor. En Düşük Emekli Maaşı Alanlara Kötü Haber: Emekliyi yıkan haber..