Ayşe gözyaşlarını tuttu, fakat onun içindeki karmaşa ne kadar büyük olursa olsun, ben artık kararımı vermiştim. Bu süreçte önceliğim Elif’in huzuruydu. Onun için sağlam, güvenli ve sevgi dolu bir ortam yaratmalıydım. Evdeki konuşmanın ardından Ayşe birkaç günlüğüne ailesinin yanına gitmeyi kabul etti. Bu süre zarfında ben de avukatımla görüşüp hukuki süreci en sağlıklı şekilde başlatmak için plan yaptım. Hiçbir tartışma, bağırma, kötü söz olmadı.
Çünkü biliyordum: Bazen hayat, en büyük kırılmaları bile sakinlikle toparlamayı gerektirir. O akşam Elif’le birlikte mutfağa geçtik. İkimiz de biraz gergindik ama aynı zamanda büyük bir rahatlama hissediyorduk. Elif bana dönüp, “Baba… Artık her şey düzelecek değil mi?” diye sordu. Gülümsedim. “Evet,” dedim. “Bundan sonra her şey daha iyi olacak. Çünkü artık birbirimize daha çok kenetlendik.”
O günden sonra evimizde zamanla huzur yerine oturmaya başladı. Sabahları birlikte kahvaltı ediyor, akşamları uzun uzun sohbet ediyor, geleceğimizi daha sağlam bir zemine oturtmak için planlar yapıyorduk. Bazen bir aileyi yeniden inşa etmek için önce sarsılmak gerekiyormuş. Ben bunu geç öğrendim ama pes etmedim. Yeni hayatımızı adım adım kurarken, içimde sadece bir duygu vardı: Şükran. Çünkü her fırtınadan sonra mutlaka bir güneş doğuyordu.