{ }
Eve vardığımda, bahçenin yabani otlarla dolu olması dışında, dışarıdan ev normal görünüyordu; yabani otlar da nadir bulunurdu. Bir felaket bekleyerek içeri girdim ama hiçbir şey yoktu. Ne bir tadilat, ne bir toz, sadece bir boşluk. Koşarak yanına gittim ve onu gördüğümde kalbim durdu çünkü…Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz
Mia’nın annesi, evin tadilatta olduğunu iddia ederek üç uzun ay boyunca uzak durması konusunda ısrar etti. Mia ilk başta bahaneyi kabul etti; sonuçta kariyeri onu meşgul ediyordu ve annesi her zaman son derece bağımsız bir insandı. Fakat zaman geçtikçe bir tuhaflık hissetti. Annesinin telefondaki sesi giderek daha ince, daha mesafeli geliyordu. Bahaneler belirsizleşti ve günde bir kez yapılan aramalar tuhaf sessizliklere dönüştü. Mia’yı giderek artan bir huzursuzluk hissi kemiriyordu, ta ki bir sabah bu histen kurtulamayarak arabasına binip doğruca çocukluğunun geçtiği eve gidene kadar.
Annesi, Mia’nın endişelenmesini veya kariyerinden kopuk hissetmesini istemediği için gizlice kanserle mücadele ediyordu. Hastalığını yalanların ve sessizliğin ardına saklamış, bir yük olmaktansa yalnızlığı seçmişti. Ama Mia için yalan, gerçeklerden daha acı vericiydi. Annesinin yanına diz çöktü ve gözyaşları içinde, “Asla bir yük olamazsın. Burada olmalıydım. Burada olmak istiyorum ,” dedi. O andan itibaren Mia, toplantı odalarını başucu bakımıyla, hırsı da varlığıyla değiştirerek geri döndü.
Dilipak'tan gündemi sallayan açıklama
Anne ve Oğlunu
Fatih Ürek'ten gelen haber sevenlerini gözyaşına boğdu