{ }
Ben, kocam Mehmet’i kaybettiğimde, dünyam başıma yıkıldı. Onunla geçirdiğimiz on beş yıl, bir anda anılara dönüştü. Mehmet, uzun süredir mücadele ettiği hastalığa yenik düşmüş ve beni iki küçük çocuğumla baş başa bırakmıştı. O gün, hayatımın en karanlık günüydü. Mehmet’in yokluğu, evin her köşesinde hissediliyordu. Sabahları uyandığımda yatağın diğer tarafının boş olduğunu görüp içim acıyordu. Bir gün dolabından Mehmet’in eskimiş montunu çıkardım cebine baktığımda gördüklerim…
Çocuklarım, babalarını çok özlemişlerdi. Küçük kızım Elif, her akşam “Baba ne zaman gelecek?” diye soruyordu. Oğlum Ali ise içine kapanmış, sessizleşmişti. Onlara güçlü görünmeye çalışıyordum, ama içim paramparçaydı. Mehmet’in yokluğu, sadece bir eş değil, aynı zamanda bir baba, bir dost, bir destek kaynağıydı.
Bir akşam, Mehmet’in en sevdiği şarkıyı dinlerken, onunla geçirdiğimiz güzel anları hatırladım. O şarkıyı dinlerken, Mehmet’in beni nasıl da sevdiğini, bize nasıl da değer verdiğini düşündüm. O an, Mehmet’in asla tamamen gitmediğini, kalbimde yaşadığını hissettim.
Dilipak'tan gündemi sallayan açıklama
Anne ve Oğlunu
Fatih Ürek'ten gelen haber sevenlerini gözyaşına boğdu