{ }
Beş yıl önce Levent Bey’in dünyası yıkıldı – sonra küllerinden daha parlak bir şekilde yeniden doğdu. O zamanlar altı yaşındaki kızı Elif, insan suretindeki bir melekti, ama gücü giderek azalıyordu. Yüzündeki o gülümseme, en karanlık odaları bile aydınlatan gülümseme, gittikçe soluyordu. Doktorlar önce temkinli, sonra buz gibi soğuk bir şekilde hükmünü verdi: Tedavisi olmayan bir hastalık. Beyin tümörü. Telaffuz ederken içinin titrememesi mümkün olmayan bir kelime. Ama Elif için bu bir son değildi – bu, bir kraliçeye yakışır bir şekilde karşı koyduğu bir meydan okumaydı.
Bir öğretmen tuttular – Ayşe Hanım, sıcak elleri ve bilge yüreği olan bir kadın. İki hafta sonra endişe verici bir belirti fark etti: Her yarım saatlik dersin ardından Elif’in şiddetli baş ağrıları başlıyordu. Kız, şakaklarını sıkıyor, solgunlaşıyor ama inatla devam etmek istiyordu. “Öğrenmek istiyorum,” diyordu. “Zamanım yetmeyecek.” Ayşe Hanım, sessiz kalamayarak, yumuşak ama kararlı bir şekilde aileye doktora gitmelerini söyledi:
Bir akşam, güneş ufukta batarken odalarını altın rengine boyadığında, Elif sessizce babasına dedi ki:
Dilipak'tan gündemi sallayan açıklama
Anne ve Oğlunu
Fatih Ürek'ten gelen haber sevenlerini gözyaşına boğdu