{ }
Annemin eşyalarını karıştırırken, yılların tozunu üzerinde saklayan ve hafızamda derin izler bırakan nesnelerle karşılaştım. En üst rafın köşesinde, titizlikle katlanmış üç aynı eski battaniye duruyordu. Duvardaki ışık, battaniyelerin dokusunu aydınlatıyor, anıların gölgelerini dans ettiriyordu. Her biri, geçmişe dair birer kapı aralıyor, içlerinde duyguların ve hikâyelerin saklı olduğu hissini uyandırıyordu. Annemin, bu battaniyeleri hangi anılara, hangi sıcak anlara sararak kullandığını düşünmeden edemedim. Belki de bu sıradan görünen nesneler, onun için birer sığınak, birer hatıra kutusu olmuştu. Her biri, onun hayallerini, umutlarını ve kaygılarını taşımış, hayatına tanıklık etmişti.
Bu üç battaniye, zamanın ötesinde bir köprü gibi, beni annemin hayatına ve onun içindeki sırlarla dolu dünyasına bağladı. Onları incelerken, sadece kumaş ve iplikten ibaret olmadıklarını fark ettim; her biri, bir geçmişin yansıması, birer duygu kutusu olarak belirdi gözlerimin önünde. Annemin yaşamı boyunca kurduğu sıcak ilişkilerin, paylaştığı anların ve belki de kayıplarının izlerini taşıyan sessiz tanıklar oldular. Her bir dikiş, onun ruhunu, cesaretini ve sevgi dolu kalbini anlatıyordu
Kendi hayatımda da böyle hatıraları saklayacak mıyım, diye düşündüm. Geçmişin izlerini, geleceğe aktarmanın ve onları unutmamanın önemini bir kez daha anladım. Bu battaniyeler, sadece fiziksel varlıklar değil; aynı zamanda birer yaşam öyküsü, birer kalp atışıydı. Onlara sahip çıkmak, annemin hatıralarına ve ona olan sevgime bir saygı duruşu gibiydi.
Dilipak'tan gündemi sallayan açıklama
Anne ve Oğlunu
Fatih Ürek'ten gelen haber sevenlerini gözyaşına boğdu